-
1 heim
heim adv eve (kendi evine) -
2 себя
(себе́, собо́й, собо́ю, о себе́) kendi ( с аффиксами принадлежности и падежа)заста́вить уважа́ть себя́ — kendini saydırmak
она́ посмотре́ла на себя́ в зе́ркало — aynada yüzüne baktı
возьми́ э́то кольцо́ себе́ — yüzüğü al, senin olsun
он ду́мает то́лько о себе́ — yalnız kendini düşünüyor
он увёз ребёнка с собо́й — çocuğu beraberinde götürdü
уви́дев нас пе́ред собо́й, он... — karşısında bizi görünce...
вы са́ми над собо́й смеётесь — siz kendinizle alay ediyorsunuz
он недово́лен собо́й — kendinden memnun değildir
••поду́мать про себя́ — içinden geçirmek / demek
чита́ть про себя́ — içinden okumak
я вы́ругался про себя́ — içimden küfür ettim
он что́-то бормота́л про себя́ — kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu
возьми́ э́то де́ло на себя́ — bu işi üstüne al
принима́ть кого-л. у себя́ (дома) — evinde kabul etmek
пригласи́ть кого-л. к себе́ — evine davet etmek
она́ дово́льно хороша́ собо́й — yüzüne bakılır
мне не по себе́ (нездоровится) — keyifsizim
мне ста́ло не по себе́ (неудобно) — mahcup oldum
война́ несла́ с собо́й разру́ху и го́лод — savaş, yıkım ve açlığı beraber getirirdi
от себя́ (от своего имени) — kendi adına
в э́том выступле́нии я ничего́ не говори́л от себя́ — bu konuşmamda kendiliğimden hiç bir şey söylemedim
-
3 sich
sie wäscht \sich yıkanıyor;er denkt nur an \sich o sadece kendini düşünür;hier sitzt es \sich gut burada iyi oturuluyor;sie hat kein Geld bei \sich yanında parası yok;er lud ihn zu \sich nach Hause ein onu evine davet etti;jeder für \sich herkes kendi başına;das ist eine Sache für \sich bu başlı başına bir mesele
См. также в других словарях:
erzak — is., ç., Ar. erzāḳ Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı Çarşıdan erzakını bile kendi pazarlık eder, kendi alır, kendi evine getirir. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
künyesi gelmek — savaşta bir askerin ölüm haberi kendi evine bildirilmek Geçen sene künyesi geldi, dedi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bohçasını koltuğuna almak — kendi isteğiyle ayrılmak Günün birinde bohçasını koltuğuna alıp kıyı mahallelerden birinde oturan ablası Fitnat Hanım ın evine gitti. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutunmak — e 1) Tutup bırakmamak, dayanmak, sarılmak veya asılmak Evinin bahçesinin kapısını açtım ve kapanmayan panjurlarına tutunarak odasına girdim. M. Ş. Esendal 2) nsz Aynı yerde ve durumda kalmak, direnmek, dayanmak Düşman ordusu ordumuz karşısında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak diremek — bir düşünceyi, bir davranışı sonuna kadar sürdürmek, kendi tutumundan şaşmamak İlle seni evine kadar geçireceğim diye ayak diriyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük